Kalkan Mutlu Son
Kalkan Mutlu Son
Çabucak giyindi ve evde hizmetçilerin yaptığı benzer biçimde, çarşaflan düzgünce çekip gererek yatağı düzeltti. Kalkan Mutlu Son Sandığından daha zor bir işti, hele yatak böyle duvara yapışık dururken. Kulübeyi düzelttiklerinde artık yağmur da hafif bir çiseleme haline gelmişti. Miranda,Kalkan Mutlu Son “Kıyafetlerimizin şu anda olduğundan daha çok ıslanabileceğim sanmıyorum, ” derken, yağmuru kontrol etmek için elini pencereden dışarı uzattı. Turner başını salladı ve eve gitmek üzere yola koyuldular.
Turner konuşmuyor, Miranda da sessizliği bozmak istemiyordu. Şimdi ne olmuştu? Turner onunla evlenmek zorunda mıydı? Şüphesiz evlenmeliydi ve eğer Miranda’nın sandığı şeklinde bir beyefendi ise evlenirdi. Turner Miranda’yı iyi tanıyordu, kendisini evlenmeye zorlamak için bu durumdan başkalarına söz etmesi mevzusunda kaygılanmasına gerek yoktu. On beş dakika sonra, Chester Malikânesi’ne giden merdivenlerin önünde duruyorlardı.
Kalkan Mutlu Son
Turner Miranda’ya baktı, gözleri ciddi ve sabitti. “İyi olacak mısın?” diye sordu yumuşak bir sesle. Şimdi niçin böyle bir şey soruyordu ki? Kalkan Mutlu Son “İçeri girince konuşma imkânımız olmayacak, ” diye açıkladı Turner. Miranda, karnındaki ağrıyı belli etmemeye çalışarak başını salladı. Sanki yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Turner boğazını temizledi ve sanki kravatı çok sıkıymış şeklinde yakasını çekiştirdi. Yine boğazını temizledi. “Eğer çabuk hareket etmemizi gerektiren bir konum ortaya çıkarsa bana haber vereceksin.” Miranda tekrar başını salladı, bir taraftan da bunun bir sual mu yoksa düz cümle mi bulunduğunu ayırt etmeye çalışıyordu. En sonucunda, her ikisinden de birazcık olduğuna karar verdi.
Gerçi, bunun neyi değiştireceğinden kararlı değildi. Turner derin bir nefes aldı. “Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım olacak.” “Ne konuda?” diye sordu Miranda hiç düşünmeden. Şu anda her şeyin bayağı ve anlaşılır olması gerekmiyor muydu? Daha tartışılacak ne vardı ki? “Daha çok kendim, ” dedi Turner, sesi biraz kaba çıkmıştı. “fakat kısa bir süre sonra görüşeceğiz ve her şeyi yoluna koyacağım. Kaygılanmana gerek yok.” Ve sonrasında, beklemeye tahammülü kalmadığı ve böylesine verici olmaktan bıktığı için, patladı, “Benimle evlenecek misin?” Tanrı biliyor ya, erkekler bu durumlarda konuşmayı pek sevmiyorlardı.
Son yorumlar